24 Şubat 2015 Salı

"Çok feministim"

Kestik!

Bir şeyi gerçekten, içtenlikle olduğun zaman o olduğun şey konusunda bağırmayı kesip, sadece öyle yaşıyorsun. Ne onay bekliyorsun, ne takdir. Olmaya çalışıyorum ama iki beden büyük geldi, sindiremedim bir türlü, o yüzden her fırsatta haykırıyorum, tanrılar adına 'ben feministim'. Haha!

Gerçek bir entelektüel her fırsatta muazzam bir donanıma sahip olduğunu dile getirebilir mi? Gerçek entelektüel? Gerçek? Yada gerçek bir bilge, bilgeliğine vurgu yapar mi? Yapabilir mi?

Gerçek ve sahte ayrımını nasıl yapıyoruz? Basit. Sindirilmiş, özümsenmiş yetkinlik kendini kanıtlama ihtiyacı hissetmiyor. Bir bilgeyi eliyle bir bardağı kavrarken yada başıyla birini selamlarken bile tanıyabilirsiniz bazen. insanın olduğu şey, eline, koluna, gözüne yansıyor. Olmadığı şey de öyle.

Kendi kendine 'yine çok çılgınım' vurgusu yapan insan genelde kendini çılgın göstermek isteyen bir normaldir mesela. Çılgına çılgınlığı çılgınlık gelmez.

Samimiysen vurguya ihtiyaç duymazsın.

Ve genelde söz değil, aksiyon konuşur.


Öptüm.

20 Şubat 2015 Cuma

Her şey aşktan.

Sakin, yalnızca içinde bulunduğu anın tadını çıkaran, geçmiş derdine ya da gelecek telaşına düşmeyen, cool cool idare eden insanlara imreniyorum! Istedikleri her şeye sahipler sanki. Sürekli yeni bir hedef belirleyip, tüm şartları ona uydurmaya çabalayıp, hedef gerçekleştiğinde hemen başka bir hedef belirleyip bu sefer onun için koşmaya başlamak, durmamak, dinlenmemek. 'Kendi dünyamı ben yaratırım!' iddiası. Sevmediklerinden kaçmak, sevdiklerine koşmaya çalışmak. Hep genç, hep süper enerji sahibi olmayacağını bilmek ve ihtiyaç anında huzurlu ve güvenli bir hayata sahip olamayacağını düşünmek. Kolay değil. Ruhunu ve kişiliğini besleyeceğini düşündüğün her büyük ve güvenliksiz hamle, istediğin sonucu alamadığında izleyeceğin alternatif yolları düşünüp, tasarlamana sebep oluyor. Sonuç olarak tam olarak içinde bulunduğun an'a odaklanmak imkansız hale geliyor.

Sonra ne oluyor? Attığın adım beklentilerini karşılamadığı zaman zaten aklında olan bir başka plana odaklanıyorsun. Bütün ihtimalleri göz önüne alarak hareket etmek, yalnızca devam etmeye odaklı olmak. Devam etmek. Yara almayarak, 'deneyim' diyerek, bir sonraki adıma daha farklı bir insan olarak başlamak. Umursadığın tek şeyin 'devam etmek' olması. Yok mu bunun sonu? Var. Keyifle sürdürebileceğin bir hayat ihtimaliyle mümkün aynı yol üzerinde yürümek, koşmak, taklalar atmak.

Durduğum yerde duramıyorum. Bütün potansiyellerimi gerçekleştirmeden durmak istemiyorum. Kendimi dinliyorum, kendimi izliyorum. Son olarak kendimi doğduğum ve yaşadığım yer olan İstanbul'a göre Dünya'nın sonu sayılabilecek bir yerde buluyorum.

Peşinden geldiğim şey sürdürülebilir hayat ihtimali mi? Sevmeye son ana kadar devam edebileceğim insanı bulduğuma dair olan inancım mi? Yukarıda bahsettiğim her şeyi unutun. Peşinden koştuğum, iliklerime kadar arzuladığım yegane şey hayata karşı aynı heyecanı paylaşacağım insanı bulma hevesim. Çünkü dünya mücadele edilmesi gereken tonlarca kötülükle doluyken, aynı zamanda keşfedilmesi ve hakkının verilmesi gereken yığınla güzellikle dolu. Ben bir bilincim, ben bir kadınım. Görünenin ötesinde en derin endişem benzer bir bilinçle yaşayabileceğim kişiyle bir olup, beraber olup, 'tam' hissedebilmek. Günü geldiğinde 'anne' olmak. Kendini gerçekleştirmiş, babayla dünyaya aynı perspektiften bakabilmiş anne olmak. Eşle koşmak. evlatla koşmak. Karşılıklı sahip olunan bütün potansiyelleri açığa çıkarıp, gerçekleştirebilecek cesareti birbirine verebilecek kadar tanışmış olmak, umursanır olmak, aynı değerler çerçevesinde buluşabilmiş olmak. Tek kaygım bu.

Kendi kendine iyi idare ettiği zamanlarda sahip olmayı arzuladığı tek şey 'eş' oluyor insanın. Doğa bu. Kanunu bu. İyi ki de öyle. Başını omzuna yaslayıp, gün batımını seyrederken başka hiçbir şey düşünmediğin insanı bulabildiğin zaman eski ihtirasını kaybediyor geçmiş endişesi, gelecek telaşı. Ve bir insan ömrü, eşini bulduğu an anlam buluyor.

Yani, cool cool içinde bulunduğum anın tadını  çıkarabilmem için içimdeki tüm sevgi gücünün açığa çıkması ve şüphesiz paylaşma hevesimin olması lazım.

Gerekirse Mars'a giderim.